Please enable JS

BLOG SAYFASI

Dijital Değerlendirme ve Aday Yönetim Merkezi

Psikolojik Güvenliğin Sınırları Nelerdir?

27 Eylül 2022 Salı/HR Metrics
Psikolojik güvenliğin yüksek olduğu ekosistemlerde bireyler çekinmeden yardım isteyebilir, hatalarını kabul edebilir, endişelerini dile getirebilir, fikirlerini açıklıkla söyleyebilirler. Kurumsal ajandalarda yer almaya başlayan önemli kavramlardan biri haline gelen Psikolojik güvenlik; kişinin kişisel imajında, statüsünde ya da kariyerinde karşılaşabileceği olumsuz sonuçlarından korkmadan kendini göstermesi ve yetkinliklerini en verimli şekilde kullanması anlamına gelmektedir.

Öyle ki Google, "Ekiplerini güçlü kılan özellikler nelerdir?" sorusuna odaklanarak çalışanları ile 200'den fazla görüşme gerçekleştirdi. Yıldız bir ekip için gerekli olan bireysel özellik ve becerilerin neler olduğunu ortaya çıkarmaya çalıştı. Peki, başarılı ekipleri diğerlerinden ayıran en önemli 5 özellik nelerdi? Psikolojik Güvenlik, göze çarpan ve ilk sırayı alan özellik oldu.

Kavram, aklımıza yalnızca iş yerinde karşılaşılan mobbing ya da zorbalık gibi çalışanların psikolojik sağlıklarını negatif etkileyen durumları getirse de psikolojik olarak güvenli bir ortamda çalışıyor olmak son yıllarda farklı bir noktayı da ele almamızı öneriyor. Yapılan araştırmalara göre; psikolojik güvenliğe sahip ekiplerin daha yaratıcı özellikler sergilediği bulunmuştur. Kişiler arası güven bağının kuvvetlenmesi ile bilgi paylaşımının arttığı, bu durumun takım performansını pozitif anlamda etkilediği, süreç yönetiminde iyileştirmelerin daha sıklıkla dile getirildiği, verimli bir iş akışının nasıl uygulanacağına dair önerilerin arttığı gözlemlenmiştir. Riskli durumlar, gözlemlenen aksaklıklar ve uygulanan hatalar netlikle tartışılarak önleyici aksiyonların işi deneyimleyen çalışanlar tarafından bizzat sunulması iş kazalarında azalmaları beraberinde getirmiştir.

Ancak parlayan ışıkların beraberinde gölgeleri yarattığını biliyoruz. Sınırların netlikle çizilmediği her bir durumun kötüye kullanılma veya sabote edilme gibi psikolojik güvenliği negatife çevirebilecek durumlar yaratması da olasıdır. Peki, psikolojik güvenliğin sınırları neler olmalıdır?

Düşüncelerimizi özgürce ifade etmenin aklımıza gelen bir düşünceyi dile getirmek anlamına gelmediğini anlamak.
Bir ekip arkadaşımız ile fikir ayrılığı yaşadığımızda, görev ve sorumluluklarımızda karşılaştığımız ve içimize sinmeyen bir durumda ya da yöneticimizin bizden beklentilerinin yüksek olduğuna yönelik hissiyatlarımız konusunda yöneticimizin kapısını çalarak/ekip arkadaşlarımız ile bir araya gelerek sürekli şikayetlerde bulunmak "Psikolojik Güvenlik" kavramını karşılamamaktadır. Şikayetçi tavır ve davranışlar şirket ekosisteminde olumsuz/negatif duyguların ortama bulaşmasına sebebiyet vererek ekibin moral ve motivasyonunda ciddi bir düşüş yaratacaktır. Sizi mutsuz ya da huzursuz eden bir durum ile karşı karşıya iseniz, durumu ciddiyetle ele alıp irdeleyerek çözüm önerileri ile yöneticinize yargılanmayacağınızı bilerek gitmeniz ve durumu ekip arkadaşlarınız ile pozitif bir iletişim şekli ile paylaşmanız bekleniyor.

Kendinizi ve duygularınızı çekinmeden ve yargılanmayacağınızı bilerek paylaşmalısınız. Bunu yaparken ise karşınızdaki kişinin duygularını nasıl etkileyebileceğinizi düşünmeniz; yalnızca duygu ve düşüncelerinizi paylaşmakla kalmayıp çözüm önerilerinizi de tartışmanız; ve size destek olmaya çalışan arkadaşlarınıza ya da yöneticilerinize takdir ve teşekkür göstermeniz tam olarak psikolojik olarak güvenli bir ortamın davranış stillerini yansıtmaktadır. Empati, duygusal zeka ve yönetimsel cesaret yetkinliğinin bir parçası olan takdir & teşekkür kültürünü beslemek bu sürecin vazgeçilmez bir adımıdır. Kişilerin kendi duyguları ile birlikte başkalarınında duygularını anlayarak ilişkileri yönetmesi, bunu da pozitif bir yaklaşım ile açık iletişimi tercih ederek yapması güvenlikli çalışma ortamını desteklemektedir.

Kendin gibi olmak ve fikirlerini özgürce dile getirmek her yapılanın ya da her söylenen cümlenin tolere edileceğini anlamına gelmemektedir.
Psikolojik güvenlik ortamı “ne yapalım ben de böyleyim” diyerek istediğini yapmaya veya dile getirmeye olanak sağlayan bir yer midir? Evet herkes kendisini olduğu gibi iş yerine taşıyabilir ancak kendin olma özgürlüğü bir ayrıcalık, bir ayrımcılık ya da egosantrik tutumlar göstermek demek değildir. Etik değerleri dikkate alarak saygı çerçevesinde hareket etmek,eleştirmek yerine öneri sunmak, negatif söylemlere odaklanmak yerine tarafsız bir dili tercih etmek, “neden” sorusu gibi yargılayıcı sorular yönlendirmek yerine aktif dinleme ile sorunu anlayıp aksiyon almak gibi proaktif ve bütüncül bir bakış açısını kapsar.

Psikolojik olarak güvenli bir ortam yaratmanın ve sürdürülebilir bir şekilde güvenlikli ortamı korumanın en önemli adımlarından birinin zihniyet değişiklikten geçtiğini söylemek yanlış olmayacaktır.

Ya hep ya hiç düşüncesi gibi sadece siyahlar ve beyazlar ile hareket ederek ancak gelişim alanlarımızı kapatırız. Tek bir olumsuzluğu ya da negatifliği sonu gelmeyecek bir başarısızlık silsilesi gibi görerek ve durumları aşırı genelleyerek hatalarımızı fark edip çözüm önerileri yaratabilecek iken kendi performansımızın önünde en çok biz dururuz. Zihinsel filtrelerimize takılan tek bir negatif duruma odaklanıp, bu negatif bulutları çevremizde gezdirmeye izin vermemeliyiz. Olumsuz büyüteçler sadece negatife odaklanmamıza sebebiyet verir, negatifliğin ise oldukça bulaşıcı olduğu unutulmamalıdır. Sonuçlara atlayarak akıl okuyup bu durum zaten hep böyle, o kişi hep böyle davranacak ya da düzen asla değişmez diyerek hareket etmek bizi ancak reaktif bir tutuma sürükler, umutsuzluğu hissederiz. O nedenle, psikolojik olarak güvenli bir ortam yaratmak adına öğrenen ve gelişim odaklı bir kültürü desteklemek için zihniyet değişikliğine kapı aralamak ve psikolojik güvenliğin sınırlarını bu çerçevede çizmek önemlidir.


İLGİLİ BLOGLAR